Bu icerigi gorebilmeniz icin Flash Player yuklu olmasi gerekiyor...
Erzurum'un Tarihi PDF Yazdır e-Posta
TwitterFacebook
Cuma, 30 Ocak 2009 19:17

Erzurum'un Tarihi
Erzurum'un Coğrafi Yapısı
Erzurum'un İlçeleri
Erzurum'un Resimleri
Erzurum'un Önemli Telefon Numaraları

  

Erzurum'un Tarihi

Roma istilasından önce, bugün Erzurum’un bulunduÄŸu yerde deÄŸiÅŸik dönemlerde Karin, Karna, Garin, Karndi ve Kalhak isimli bir ÅŸehir bulunduÄŸu tarihi kaynaklara dayanılarak tespit edilmiÅŸtir.

M.Ö. 408-450 yıllarında yaÅŸamış olan Bizans Ä°mparatoru ll. Teodosinus doÄŸudan gelen Ä°ranlı’ların saldırılarına karşı koymak amacıyla bu bölgedeki Erzen ÅŸehrinin güney batısında, yeni bir kale ile çevrilmiÅŸ bir ÅŸehir kurdurdu. Kale o devirde Bizans Ä°mparatorluÄŸunun doÄŸu bölgeleri komutanı olan Antonyus tarafından yaptırılmış ve ÅŸehire imparatorun adını izafeten Teodosipolos denilmiÅŸtir.



Kültürü

ERZURUM KALESÄ°:

Ä°lk inşâ tarihi kesin olarak bilinmeyen Erzurum Kalesi’nin M.S. 5.yüzyılın ilk yarısında Bizanslar tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Tarih boyunca Asurlular, Sasaniler, Persler, Araplar, Romalılar ve Bizanslılar arasında sık sık el deÄŸiÅŸtiren Erzurum Kalesi, 11. yüzyılda Türklerin eline geçmiÅŸtir. İç Kale’de Erzurum’daki ilk Türk-Ä°slâm eserlerinden Saltuk OÄŸulları dönemine ait Kale Mescidi ve Tepsi Minare bulunmaktadır.

Erzurum Kalesi bulunduÄŸu tepenin üzerinde bir iç kale ile, bunu çevreleyen dış kaleden meydana gelmiÅŸtir. Bugün iç kale saÄŸlam kalmış olmasına raÄŸmen, ÅŸehri çevreleyen dış kale surlarından hiç bir eser kalmamıştır. Surların dört kapı ile dışa açıldıkları, bugün yerlerinde bulunmayan bu kapıların Tebriz Kapı, Erzincan Kapı, Gürcü Kapı ve Harput Kapısı adlarını taşıdıkları bilinmektedir. Günümüze ulaÅŸan iç kalenin duvar kalınlıkları 2-2,5 m. arasında deÄŸiÅŸmekte olup, halen sekiz burcu ayakta durmaktadır.

TEPSÄ° MÄ°NARE (SAAT KULESÄ°):

Erzurum Kalesi’nin içinde bulunan Tepsi Minare’ye Saat Kulesi de denilmektedir. Yer yer tahrip olan ÅŸerefe gövdesindeki kitabesine göre Saltuklu Emirlerinden Muzaffer Gazi bin Ebü’l Kasım tarafından 12. yüzyılın ilk yarısında yaptırılmıştır.

Minare, sur duvarları hizasına kadar renkli kesme taÅŸlarla örülü kaide üzerinde, tuÄŸla örülü gövdeye sahiptir. Silindirik gövde, aÅŸağıdan yukarıya doÄŸru daralarak yükselir. Åžerefeden yukarısı yıkılmıştır. Bu bölüm 1841 ve 1880 yıllarında Avrupaî tarzda ahÅŸap malzeme ile yenilenmiÅŸ ve içine saat yerleÅŸtirilmiÅŸtir. Tepsi Minare, Karahanlı ve Büyük Selçuklu döneminde inşâ edilen minarelerin geleneÄŸini Anadolu’da sürdüren en eski minarelerden biridir. Kule, Kale Mescidi’nin minaresi, aynı zamanda gözetleme kulesi olarak da kullanılmıştır.

KALE MESCÄ°DÄ°:

İç Kale içerisinde kalenin güney sur duvarlarına bitiÅŸik yerdedir. Dikdörtgen planlı mescidin iç düzenlemesi mihraba paralel iki sahındır. GiriÅŸte çapraz tonoz, mihrap önünde ise mukarnaslı kasnaklara oturan kubbe ile örtülüdür. Her iki örtünün doÄŸu ve batısı beÅŸik tonozlarla geniÅŸletilmiÅŸtir. Mihrabı, yarı dairesel planlı burcun içerisine yerleÅŸtirilmiÅŸ, yalın bir bezemeye sahiptir.

Düzgün kesme taÅŸla inşâ edilen mescidin kubbeli bölümü dıştan yüksek kasnaklı ve külâhlı bir örtüyle kapatılmıştır. 12.yüzyılın ilk yarısında Saltuklular tarafından yaptırılmıştır.

MEDRESELER

ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE:

Erzurum’un sembolü haline gelen Çifte Minareli Medrese’nin kitâbesi olmadığından, yapılış tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın kızı Hundi Hatun veya Ä°lhanlı hanedanlarından PadiÅŸah Hatun tarafından yaptırılmış olabileceÄŸi düÅŸüncesi ile adına Hatuniye Medresesi de denilmektedir. Genellikle 13. yüzyılın sonlarında yaptırıldığı kabul edilmektedir. Osmanlı PadiÅŸahlarından 4.Murat’ın emri ile bir süre “Tophane” olarak, daha sonra da “Kışla” olarak kullanılmıştır. 1942-1967 yılları arasında Erzurum Müzesi olarak kullanılan medrese, günümüzde çay bahçesi ve resim sergi salonu olarak kullanılmaktadır. Medrese yaklaşık 35x46 m. boyutlarındadır. Ä°ki katlı, dört eyvanlı ve açık avlulu medreseler grubundandır.

Zemin katta ondokuz, birinci katta ise onsekiz oda bulunmaktadır. Avlu 26x10 m. ölçülerinde dört yönden revaklarla çevrili olup, giriÅŸin batısındaki kare mekânın vaktiyle mescid olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Zemin katın revakları kalın sütunlar üzerine oturmaktadır. Sütunların çoÄŸu silindirik, dördü sekizgen gövdeye sahiptir. Odalar beÅŸik tonozla örtülüdür.

Medrese’nin bezemesinde kullanılan geometrik motifler, Selçuklu taÅŸ süslemesindeki örneklerdir. Bezemenin ağırlık unsuru bitkisel öÄŸelerdir. Palmet ve rumi motiflerin en çok kullanılanıdır ve her ikisi de birbiri ile uyum içindedir.

Çifte Minareli Medrese’nin en önemli yanlarından biri hiç ÅŸüphesiz figürlü süslemesidir. Taç kapı taşıntısının her yüzünde süslemelerle kuÅŸatılmış, dört adet pano bulunmaktadır. Panoda palmiye (hayat aÄŸacı), iki baÅŸlı kartal ve altta iki ejder figürü yer alır. Güney eyvanın dış duvarlarına bitiÅŸik inşâ edilen iki katlı kümbetin gövdesi oniki köÅŸelidir. Kümbetin üstü dıştan külah, içten kubbe ile örtülüdür. Saçağı, süsleme ÅŸeritler ve silmelerle bezenmiÅŸtir. Dört kollu bir düzenlemeye sahip, cenâzelik kısmı çapraz tonozla örtülüdür. Kümbetin iç malzemesi mermerdir. Süslemeleri Medrese’nin aksine oymadır ve bitkisel öÄŸelerden oluÅŸmaktadır.

YAKUTÄ°YE MEDRESESÄ°:

Cumhuriyet Caddesi üzerinde Lala Mustafa PaÅŸa Câmii’nin batısında bulunmaktadır. Ä°lhanlı hükümdarı Sultan Olcaytu zamanında Gazan Han ve Bolugan Hatun adına, Cemaleddin Hoca Yakut Gazani tarafından 1310 yılında yaptırılmıştır.

Anadolu’daki kapalı avlulu medreselerin son örneklerinden biri olan yapı, cepheden dışa taÅŸan taç kapısı ile Çifte Minareli olarak planlanmıştır. Ancak, minareler Çifte Minareli Medrese’de olduÄŸu gibi taç kapı üzerinde deÄŸil köÅŸelere yerleÅŸtirilmiÅŸtir. Ön yüzde geniÅŸ kuÅŸaklar halinde mukarnas bitki ve geometrik motifler yer almaktadır. Taç kapının yan yüzlerindeki silme kemerle çevrili niÅŸler içinde sembolik Pars ve Kartal motifleri bulunmaktadır. Ajurlu bir küreden çıkan hurma yaprakları ÅŸeklindeki hayat aÄŸacının altında iki pars üzerindeki kartal figürlerinin Orta Asya Türk inancıyla ilgili ifadeleri yansıttıkları görülür. KöÅŸelerde yer alan kalın gövdeli minarelerden biri çok önceden yıkılmış veya hiç yapılmamış, kaidesinin üzeri konik bir külahla kapatılmıştır. DiÄŸerinin ise üst bölümü mevcut deÄŸildir.

Dört eyvanlı iç mekânda bulunan dikdörtgen avlunun orta bölümü mukarnaslı bir kubbe ile, diÄŸer kısımlar ise sivri kemerli beÅŸik tonozlarla örtülüdür.

Anadolu’daki kapalı avlulu medreselerin en büyüÄŸü olan Yakutiye Medresesi plan düzeni, dengeli mimarisi ve iri motifli süslemeleri ile Erzurum’un en gösteriÅŸli yapılarından biridir. Günümüzde Türk-Ä°slâm Eserleri ve EtnoÄŸrafya Müzesi olarak kullanılmaktadır.

AHMEDÄ°YE MEDRESESÄ°:

Murat PaÅŸa Mahallesinde, Murat PaÅŸa Câmii;nin doÄŸusunda bulunmaktadır. Günümüzde câmi olarak kullanılan medrese 1314 yılında Ali oÄŸlu Ahmet tarafından Darül Hadis (Hadis Okulu) olarak yaptırılmıştır.

Kapalı avlulu medreseler grubuna giren yapı küçük ölçüde planlanmıştır. Dikdörtgen ÅŸekilli avlunun üzeri tonozla örtülüdür. Süsleme açısından sade olan medrese Selçuklu Medreseleri tarzında inşâ edilmiÅŸtir.

KURÅžUNLU (FEVZÄ°YE) MEDRESESÄ°:

Mirza Mehmet Mahallesi’nde aynı adla anılan KurÅŸunlu Câmii’nin bitiÅŸiÄŸinde bulunan medrese Erzurumlu Åžeyhülislâm Feyzullah Efendi tarafından 1700 yılında câmi ile birlikte yaptırılmıştır. Medresenin onüç öÄŸrenci odası bulunmakta olup, odaların üzeri beÅŸik tonozlarla örtülüdür.

ÅžEYHLER MEDRESESÄ°:

Åžeyhler Mahallesi’nde aynı adla anılan Åžeyhler Câmii’nin batısında bulunan medrese Müftü Mustafa Efendi tarafından 1760 yılında yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı bir avlu etrafında onbir öÄŸrenci odası bulunmakta olup, odaların üzeri beÅŸik tonozlarla örtülüdür.

KÜMBETLER VE TÜRBELER

ÜÇ KÜMBETLER:

Anadolu Selçuklu Mezar yapılarının temsilcilerinden üç tanesi bir arada Erzurum’da bulunmaktadır. Kümbetler iki kısımdan oluÅŸmakta olup, alt kısım cenazelik dediÄŸimiz mezar odası, gövde hacminin oluÅŸturduÄŸu üst kısım ise mescid olarak kullanılmaktadır.

A.Emir Saltuk Kümbeti: Üç Kümbetlerin en büyüÄŸüdür. Kesin tarihi bilinmeyen kümbetin 12. yüzyılda Saltuklu Hükümdarı Ä°zzeddin Saltuk adına yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Sekizgen planlı olup, üçgen alınlıklarla biten gövdenin devamı ÅŸeklindeki silindirik kasnağı ve kubbemsi külahı ile kendine has bir mimari yapıya sahiptir. Kasnak kısmındaki niÅŸlerin tepeliklerinde çeÅŸitli figürlü bezemeler vardır. SaÄŸlam ve kaliteli taÅŸ işçiliÄŸi, farklı mimari elemanları ve süslemeleri ile Anadolu’nun en eski anıtsal mezar yapılarından biridir.

B-2. Kümbet: Emir Saltuk Kümbeti’nin güneydoÄŸusunda bulunan silindirik gövdeli kümbet 14.yüzyıla tarihlenmektedir. İçten kubbe dıştan konik külahla örtülü kümbet basit süs unsurları ile bezenmiÅŸtir.

C-3. Kümbet: KöÅŸeleri pahlı, yüksek bir kare kaideye oturan kümbet içten kubbe dıştan konik külah ile örtülü olup, oniki köÅŸeli bir gövdeye sahiptir. Cenazelik kısmı olan kümbet 14.yüzyıla tarihlenmektedir.

Üç kümbetlerin yanında bir de kare planlı iki katlı bir kümbet bulunmaktadır. GösterdiÄŸi mimari özelliklerinden dolayı 14.yüzyılda yaptırıldığı tahmin edilmektedir.

GÜMÜÅžLÜ KÜMBET:

Kars Kapı semtindedir. Kitâbesi bulunmayan kümbetin 14. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Kare ÅŸeklinde mumyalık, onikigen gövde ve konik külahlı kümbet sade bir görünüme sahiptir.

KARANLIK KÜMBET:

DerviÅŸ AÄŸa Câmii’nin karşısında bulunan kümbet 1309 yılında Sadrettin Türk BeÄŸ tarafından yaptırılmıştır. Pencere ve mihrap niÅŸleri mukarnaslıdır. Kümbet içten kubbe, dıştan konik külah ile örtülüdür.

CÄ°MCÄ°ME SULTAN KÜMBETÄ°:

Cumhuriyet Caddesi üzerindedir. Bu kümbet de silindirik gövdeli ve konik külahlıdır. Muhtelemen 14.yüzyılın baÅŸlarında yapılmıştır.

RABÄ°A HATUN KÜMBETÄ°:

Hasani Basri Mahallesi’nde bulunmaktadır. Mimari özelliklerine göre 14.yüzyılın baÅŸlarında yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Dıştan onikigen, içten silindirik planlı yapı kadın erenlerden Rabia Hatun’a atfedilmektedir.

HABÄ°B BABA TÜRBESÄ°:

Ali PaÅŸa Mahallesi’ndedir. DiÄŸer bir adı da TimurtaÅŸ Baba olan Habib Baba Türbesini Erzurum’daki askeri komutanlardan MüÅŸir Kemal PaÅŸa 1844 yılında yaptırmıştır. TimurtaÅŸ Baba için yaptırılan türbeye dört yıl sonra vefat eden Habib Baba defnedilmiÅŸtir. Türbe, mescid ve mezarların yer aldığı iki bölümden oluÅŸmaktadır.

ERZURUM TABYALARI

Erzurum’un bir ulaşım ve ticaret merkezi olarak taşıdığı deÄŸer tarih boyunca bu ÅŸehri askeri hedef durumuna getirmiÅŸ ve savunma ihtiyacını ortaya çıkarmıştır.

M.S.415 yılında Romalılar tarafından yapıldığı bilinen Erzurum Kalesi; Bizans, Ä°ran, Arap ve Türk Devletleri arasında el deÄŸiÅŸtirdikten sonra, 1514 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Harp silah ve araçlarındaki geliÅŸmelere, maruz kalınan tehdide paralel olarak, 1821 yılından itibaren Erzurum’u savunmak üzere Tabyalar inşâ edilmeye baÅŸlanmıştır.

1821 yılında, bugün ÅŸehrin içerisinde kalmış olan Hasan Basri Toprak Tabyası, Erzurum’u çevreleyen üç kuÅŸak halinde tahkimli savunma mevzilerini oluÅŸturan 20 tabyanın ilki olarak yapılmıştır.

Erzurum Valisi Zarif Mustafa PaÅŸa döneminde Topdağı üzerinde Mecidiye Tabya ile SütniÅŸan Tabya, ÅŸehrin güneyinde Büyükkiremitlik Tabya ve bunlar arasında bazı tahkimli mevziler inşâ edilmiÅŸtir.

Kırım Harbi sonrasında, Sultan Abdülaziz’in direktifi ile Fosfor Mustafa PaÅŸa baÅŸkanlığında teÅŸkil edilen bir komisyon tarafından, Aziziye Tabya ve Küçükkiremitlik Tabya ile bazı iskân ve depolama tesislerinin yapılması planlanmıştır. 1867 yılında baÅŸlayan inÅŸaat beÅŸ yılda tamamlanmıştır.

Bu inÅŸaat sırasında, GümüÅŸlü Kümbet (Susuzharmanlar) düzlüÄŸünde yapılmasına ihtiyaç duyulan Tabya 3000 Erzurumlu gönüllünün ücretsiz çalışmasıyla iki yılda bitirilmiÅŸ ve Ahali Tabya olarak isimlendirilmiÅŸtir.

1877-78 Osmanlı-Rus Harbinde, yapılan hazırlıkların semeresi alınmış ve Rus kuvvetlerinin taarruz azmi Aziziye Tabya’da kırılmıştır.

1880’li yıllarda, Åžahap PaÅŸa baÅŸkanlığında bir heyet tarafından Erzurum’a doÄŸudan ulaÅŸan yaklaÅŸma istikametlerini kapatacak ÅŸekilde yeniden ele alınan tabyalar sistemi, altı grup halinde planlanan 15 yeni tabyanın inÅŸasıyla 1896 yılında tamamlanmıştır.

19.Yüzyılın sonlarında yapılan bu tabyalar; Dumlu kuzeyinde Gürcü BoÄŸazı ile Kireçli Geçidi çıkışlarını kontrol eden Tafta ve Karagöbek Tabyaları,

Kösemehmet Geçidi ve Toy Geçidi ile Hamamdere BoÄŸazı’nı kontrol eden Çobandede ve Dolangez Tabyaları,

Hamamdere BoÄŸazı ve Toparlak Geçidi ile Pasinler Ovası’nı kontrol eden Uzunahmet Tabya ile güneyindeki Küçük ve Büyük Höyük Tabyaları,

Toparlak Geçidi’ni kontrol eden AÄŸzıaçık ve güneyindeki Toparlak Tabya ile geçidin çıkışındaki Gez Tabya,

Deveboynu Geçidi’ni kontrol eden SiviÅŸli Tabya,

Palandöken geçidini kontrol eden Büyük ve Küçük Palandöken Tabyaları,

Erzurum çevresinde üç kuÅŸak tahkimli savunma mevzi oluÅŸturan ve hakim arazi kesimleri üzerinde inşâ edilmiÅŸ olan Tabyalar; 19.yüzyıldaki imkânlarla, tamamen Türk subay ve mühendisleri tarafından planlanmış ve gerçekleÅŸtirilmiÅŸtir.

Tabyalar, etrafındaki araziye karşı ateÅŸ imkânı saÄŸlaması yanında, cephanelik, dehliz halinde koÄŸuÅŸlar, erzak depoları gibi bütün askeri ihtiyaçları karşılayabilmektedir.

Her biri bölgenin ağır kış ÅŸartlarında bile iki bölük ile iki tabur arasında kuvvetin barınmasına müsait olan tabyalar, gömme ve yarı gömme olarak inşâ edilmiÅŸtir.

Tabyaların çoÄŸunluÄŸu yarı çapı 45-90 m. arasında yarım ve tam daire ÅŸeklinde toprak yığını görünümündedir.

Koğuş olarak kullanıldıklarında

Son Güncelleme: Pazar, 01 Şubat 2009 16:17
 
TwitterFacebook