TÜRKİYE
Ahmet Enünlü, Türkiye'de
Vücut Geliştirme sporunun öncüsü oldu. Enünlü 1970 yılından 1994 yılına kadar
tam 8 kez Dünya Şampiyonu oldu.
1950'li yıllarda Halter
Federasyonu çatısı altında vücut bulan Vücut Geliştirme sporu ancak 15 yıl sonra
gerçek kimliğini buldu. Şampiyonlar şampiyonu Ahmet Enünlü'nün uluslararası
alanda elde ettiği başarılar bu spor dalına yeni isimlerin gelmesini sağladı.
1970 yılında Belgrad'da
yapılan Dünya şampiyonasında ilk altın madalyasını kazanan Enünlü, 1974'de
Verona'da, 1977'de Paris'te, 1978'de Madrid'de, 1979'da Londra'da, 1982'de
Bruggges'de, 1992'de Ankara'da, 1994'de İzmir'de tam 8 kez Dünyanın zirvesine
çıkarken, 1978 yılında Madrid'te Dünya Şampiyonlar şampiyonu ünvanına layık
görüldü.
Vücut Geliştirme sporu
ülkemizde son yıllarda bayanlar arasında da ilgi görmeye başladı. Tülay Özbek
Caner ile Müjde Kurtaral uluslararası podyumlarda kürsülerden inmedi.
DÜNYA ŞAMPİYONLARI:
-
Tevfik Ulusoğlu (1985 Londra, 1988 Brisbane)
-
Hamdullah Aykutlu (1992 Graz)
-
Eryetiş Kurtaral (1993 İspanya)
-
Ali Rıza Batur (1996 Polonya)
-
Ertuğrul Gülcan (1996 Ürdün)
AVRUPA ŞAMPİYONLARI:
-
Ahmet Enünlü (1979 İngiltere, 1980 Belçika)
-
Ercan Demir (1981 İstanbul)
-
Tevfik Usluoğlu (1979 İngiltere, 1988 Avusturya)
-
Eryetiş Kurtaral (1980 Belçika)
-
Hamdullah Aykutlu (1991 Avusturya)
-
Ertuğrul Gülcan (1993 Macaristan)
-
Tülay Özbek (1995 İstanbul)
-
Hakan Gümüş (1995 İstanbul)
-
Kaya Aslantepe (1995 İstanbul)
-
Ercan Demir (1995 İstanbul)
DÜNYA
On dokuzuncu yüzyılın
sonuna doğru sporda yeni bir yaklaşım oluştu : Adale inşa etmek.
Eski taş kaldırma geleneği
yerini modern ağırlık kaldırmaya bıraktı . İlk başlarda sporcuların
fiziklerinden çok ne kadar ağırlık kaldırdıkları önemliydi.
Avrupa’da durum böyle iken
Amerika’da kuvvet geliştirmenin sağlık ile olan ilgisi üstünde durulmaya
başlandı . Zira Amerika’da hayat modernleşiyor ve hareketsiz bir insan türü
ortaya çıkıyordu . Bu nedenle programlı beslenme ve egzersiz kurslarına ilgi ve
talep oluşmaktaydı.
O günlerde ortaya Eugene Sandow
adında fiziği eski yunan idealine çok uygun bir sporcu olarak ortaya çıktı . Bu
kişi o zamanın fizik süperstarı olacaktı.
Sandow , adını bir
profesyonel kuvvetli adam olarak Avrupa’da da duyurmakta gecikmedi . Daha sonra
, Amerika’ya döndüğünde Dünya’nın en güçlü adamı ünvanı ile turnelere çıktı.
Sandow’un vücudu çok
estetikti . Önüne sadece bir yaprak koyarak seyircilerin karşısına çıkıyor ve
görüntüsü ile onları hayran ediyordu . Erkek vücudunun , estetik özelliği
açısından bu derece ilgi uyandırması yeni bir olguydu . O güne kadar Dünya’da
çıplak erkek vücudu pek az konu olmuştu.
Sandow’un yaptığı bu ün ile
beraber , bar ve dambel satışları tavana vurdu.Bunun neticesi olarak Sandow çok
para kazandı . Daha sonra kendi adına vücut müsabakaları düzenlemeye başladı.
Ancak Sandow kendi egosunun
kurbanı oldu . Yoldan çıkıp çamura saplanan arabasını , gösteri amacıyla tek
elle kutarmaya çalışırken bir beyin kanamasından öldüğü söylenir.
Rus arslanı ünvanını alarak
adını duyuran George
Hackenschmidt ,
Rusya ağırlık kaldırma şampiyonluğunu kazanmış , güreşte pek çok şampiyonluk
almıştı.
O tarihlerde pek çok
Avrupa'lı organizatör Türk pehlivanlarınıda Dünya'ya tanıtıyor ve
güreştiriyorlardı.Ünlü Hackenschmidt'in Mandıralı Ahmet Pehlivan'ı kolunu
kırarak yendiği , ancak Kara Ahmet Pehlivan'a
yenildiği söylenir.Ancak bu ikinci olay Türk kaynaklarında böyle rivayet
edilmekle birlikte , yabancı kaynaklarda bunu doğrulayan bir bilgiye
rastlanmıyor.
Fiziki kültürün adeta bir
mezhep, bir din olması bu konuda dergi ve kitapların yayınlanmasıyla
gerçekleşmiştir . Bu tür dergilerinde teşvikiyle spor müsabakaları
düzenlenmiştir . O günün şampiyonları vücutlarının gelişmişlikleri ile değil ,
daha ziyade atletik hünerleri ile bu başarıya ulaşırken , günümüzün modern vücut
geliştirme sporunun temelini atmışlardır.
1921'de Angelo Siciliano
adında genç bir adam vücut şampiyonu oldu . Vücudunu çok iyi geliştirmiş olan bu
adam , adını Charles Atlas olarak değiştirdi ve mektupla kursiyerlere gönderdiği
bir fizik kursu oluşturdu.
1920'li ve 30'lu yıllardan
sonra sağlık ve fiziki gelişmişliğin paralelliği anlaşılmaya başlandı . Ağırlık
çalışmasının da en kolay adale geliştirme metodu olduğu anlaşıldı . Mesela Charles Atlas
Vücudunu geliştirmek için izometrik çalışmalar yerine ağırlık kullanmıştı .
Çalışma bilgisi yetersizdi . O devrin vücutcuları sadece kendilerinden
evvelkilerin fizikleri ile kendilerininkini mukayese ederek pek çok şey
öğrenmişlerdi.
Yüzyılın hemen başında 135
kilo ağırlığında , yağlı vücuda sahip güçlü bir adam vardı : Louis Cry
. 20'lerde ise mükemmel adale yapısıyla Sigmund Klein
ortaya çıktı . Dengeli orantılı ve yağsız bir vücudu vardı . Bu özellikleri ile
Cry ile mukayese kabul etmez yapıdaydı . Bu yıllar artık vücud geliştirmeye
geçiş yıllarıdır .
Ancak ağırlık çalışarak
vücud geliştirmek 30'larda bile şüphe ile bakılan bir olaydı .Ağırlıkçılar tam
manasıyla sporcu olarak kabul edilmiyorlardı.
Bir halterci olan John Grimek
o günlerde vücut geliştirmek isteyen bir çok kişiye model teşkil etmişti . Buna
rağmen 30'ların sonunda da boksör , halterci , yüzücü ve diğer sporcuları bir
araya getiren fiziki müsabakalar dönemi devam etti . Müsabıklar fizikleri kadar
bedensel hünerlerinide göstermek zorundaydılar.
1939 yılında bazı şeyler
değişmeye başladı . Bir Bay Amerika müsabakası yapıldı . Yine de
müsabıklar doğma büyüme vücutcu değillerdi . Değişik sporlardan gelmişlerdi .
Ama esas not fiziki görüntüye verildiği için ağırlıkçılar daha avantajlı bir
konuma geldiler.
1940'larda ilk modern vücut
geliştirme olayı yaşandı . O ve bir sonraki yıl şampiyonluğu vücudunu ağırlıkla
geliştirmiş olan John Grimek kazandı . Grimek'in bu başarısı ,onu geçmek
isteyenleri aynı sistemle çalışmaya itti . John Grimek'in poz stilide oldukça
moderndi.
Bay Amerika ünvanını 1943
'de Clarence Ross
kazandı . Ross ilk modern vücutcudur . Omuzları geniş ,kanatları yaygın , beli
ince , baldır ve mide adaleleri gelişmişti . Bu günden itibaren vücudu orantılı
bir şekilde geliştirmek için yapılan ağırlık çalışması ile kuvvet arttırmak için
ağırlık kaldırmak birbirinden ayrıldı.
Yinede hala vücut
geliştirme anlaşılamamış bir spordu . Ve Steve Reeves
ortaya çıktı.Yakışıklı ve endamlıydı . Fiziği çok iyiydi.
Bay Amerika ve Bay Kainat
yarışmalarını kazandıktan sonra bir çok film çevirdi ve uluslar arası bir yıldız
oldu . Çevirdiği herkül filmleri vücudunu iyice öne çıkardı . Daha sonra bu rolü Reg Park
ve Arnold Schwarzenegger'de canlandıracaklardır.
1950'lerde Charles Atlası
saymazsanız bir tek ünlü vücutcu vardı : Steve Reeves.
Vücut geliştirme ile
uğraşanlar , hiçbir tıp bilim adamının insan vücudu ile ilgili evvelce
söylememiş olduğu pek çok şeyi gün ışığına çıkardılar.
Daha sonra Bill Parl
, Jack Delinger
, Chuck Sipes
gibi vücutcular yetişti . Bir vücutcunun eğitimi adlı kitabında Arnold
Schwarzenegger , Reg Park'ın kendisini nasıl etkilediğini anlatmaktadır . Güçlü
adaleleri ve muazzam ölçüleri ile Reg park 1951 ve 1958 Bay Kainat ve 1965'de de
profesyonel Bay Kainat seçildi . 20 yıl boyunca vücut geliştirme aleminin kralı
oldu.
Arnold Schwarzenegger
uluslar arası vücut geliştirme sahnesine 1966'da çıktı ve bu tarihten itibaren
katıldığı hiçbir müsabakada geçilmeden pek çok ünvan kazandı.
Arnold Schwarzenegger ile
beraber yetişmiş pek çok iyi vücutcu vardı . Ancak 70 ve 80'lerde bu sporda
muazzam bir patlama oldu . Korkunç ölçülere sahip , muazzam definisyonlu ve
orantılı vücuda sahip sayısız vücutçu yetişti.
Vücut geliştirmenin bu
inanılmaz tırmanışında çok büyük pay sahibi olan bir isim vardır : Joe Weider. Joe Weider modern vücut geliştirmenin
babası sayılır . Pek çok şampiyon vücutçu yetiştirmiş ve bu sporun çok uzun
yıllardır propagandasını yapmıştır . Vücut geliştirme ve ağırlıkcılık üzerine
yayınladığı pek çok kitap ve dergi vardır . Bunların en önemlisi ''Muscle
and Fitness''
dergisidir . Ayda bir yayımlanan bu dergi 80'lerin başında ayda bir milyon
satarken şimdilerde onmilyon adede yakın , inanılmaz bir traja ulaşmıştır .
Türkiye'de toplam gazete satışının sadece iki bucuk milyon olduğunu göz önünde
bulundurursanız ''Muscle and Fitness''dergisinin trajının muazzamlığını takdir
edebilirsiniz.
Derginin bu muazzam
başarısının sebeplerinden biride elbetteki Amerika'daki taleptir . Ancak esas
önemli neden , derginin bilimsel içeriğidir . Konular o konuda uzmanlaşmış bilim
adamları tarafından , incelenmekte ve aktarılmaktadır . Üslup tamamen
bilimseldir . İçeriği basitleştirme den anlatımı basitleştirerek , konuların
herkesce anlaşılmasını sağlamışlardır.
Weider Enstitüsü'nde spor
üstüne pek çok araştırma yapılmakta ve bu araştırmaların sonuçlarından elde
edilen bilgiler , yayın organlarında yayınlanmakta , ayrıca karşı görüşlere de
yer verilmektedir.
|