20- Swish (değiştir) tekniği nedir?
Sporcu
ancak kendine güvenli, rahat ve olumlu düşüncelere sahip ise
ideal performansını sergileyebilir. Bunun yoluda kendini
rahatsız eden düşüncelerden ve davranışlardan kurtulmasından
geçer.Swish tekniği insanın mükemmel davranışı gerçekleştirmek
amacıyla kendi kendine iletişim kurmasına dayanan NLP'de (Neuro
Linguistic Programming) kullanılan bir tekniktir.Bunun için
sakin bir ortamda rahat bir şekilde oturulur. Sporcu
beğenmediği, değiştirmek istediği durumunu veya davranışını
zihinde canlandırır (olaylara çabuk sinirlenmek veya yanlış
yaptığında kendi kendine kızmak gibi). Bu hayali zihnindeki
ekranının sol üst köşesinde büyük ve net olarak yerleştirir.
Sonra sahip olmak istediği durumu veya davranışı zihninde
canlandırır. (Sakin olmak hatalara rağmen kendine güvenini
kaybetmemek, başaracağına inanmak gibi). Bu hayali de zihnindeki
ekranın sağ alt köşesine küçük ve net olmayan şekilde
yerleştirir. Daha sonra da soldaki görüntüyü giderek küçültüp
kaybederken, sağdaki olumlu ve istenen görüntüyü büyütüp, net ve
parlak bir şekilde tüm zihin ekranına yerleştirir. Bu anda büyük
bir başarı elde etmiş gibi sevinçle görüntüyü hissederek ve
duyarak pekiştirmeye çalışır.Bu çalışmanın her seferindeki
birkaç kez ve sanki gerçekten yaşıyormuş cası na hissedilerek
yapılması gerekir. Etkisi, şaşırtıcı şekilde olumlu sonuçlar
ortaya çıkarmaktadır.
21- Duyguların performansa
etkisi nedir?
Duygular sözle anlatılması güç olan ve coşku, sevinç, neşe,
kızgınlık, öfke, hiddet, endişe, korku v. b isimlerle anılan
yaşantıları kapsar. Duyguların bilinçli olarak yönetilebilmesi
için antrenman planlaması sırasında ele alınması gerekir.
Duyguların kontrol altına alınmasından kasıt, onların
bastırılması değildir. Çünkü duygular deneyim ve öğrenme
süreçlerinin kontrolü altındadır, Duygularını tanımayan ve
yönetemeyen sporcu, sahip olduğu gerçek performans düzeyini
sergileyemez.Sporcunun duyguları kendine yönelik olabilir.
Genellikle genç sporcular bir yandan yetersiz kendine güven, bir
yandan da beğenilme, kabul görme isteği arasındaki farklılık
düşük performans ortaya konmasına neden olabilir. Burada sporcu
o gün havasında olmadığı ya da her şeyin ters gittiği gibi
ifadelere olası başarısızlığına kılıf hazırlamaya çalışır. Başta
bir şekilde sporcu duygularını çevredeki kişi ve olaylara
yöneltebilir. Sporcu hava durumunu, zemini i, ulaşım
koşullarını, yakım arkadaşlarının yaptığı hataları kendi
başarısızlığının nedeni olarak gösterebilir. Hayal kırıklığı ve
teslimiyetin sonucu şansızlıktan kurtulamamak olarak
açıklayabilir.Bu noktada antrenöre büyük görev düşmektedir.
Antrenör sporcunun duygularının yarışmandan önce ortaya
çıkmasına olanak sağlayacak planlamalar yapılmalıdır. Çünkü,
kişisel farklılık nedeniyle sporcuların duygusal yönelimleri ve
bunların yönetimi farklı olacaktır. Bunların yarışma sırasında
tespit ederek çözümlemek olası değildir.Sporcunun duyguları
neşe, endişe veya kızgınlık düzeyinde ise gösterdiği tepkiler
performansını engelleyecek aşamada değildir. Antrenör sporcuya
açıklayıcı konuşmalar yaparak veya örnekler göstererek ona
yardımcı olabilir. Ancak bu duyguların alışkanlık haline
gelmesi, yarışmanın hafife alınması ve önemsenmemesine yol
açacağından göz ardı edilmemelidir.Sporcunun duyguları sevinç,
korku veya öfke düzeyinde ise dikkati, koordinasyonu ve taktik
davranışları olumsuz yönde etkilenebilir. Çünkü bu duygular
sporcunun yarışma için hedeflediği teknik ve taktik
davranışlarının önemini kaybetmesine yol açar. Kendisine faul
yapıldığında veya rakip öne geçtiği durumlarda sporcu yukarıdaki
duyguların etkisinde ise rakibine düşmanca duygular
sergileyebilir veya yarışmayı kazanma ümidini kaybederek çaba
göstermekten vazgeçebilir. Ya da yarışma sırasında bu duygularla
hareket eden sporcu, eğer yarışmada iyi durumda ise erken sevinç
nedeniyle teknik, taktik davranışı önemsemeyerek sürpriz
yenilgiler alınmasına yol açabilir. Antrenör iyi gözlem yaparak
sporcunun bu duygularını hemen tespit edip algılama, düşünme ve
karar vermesinde bilinçliliğin devamını sağlamalıdır.Sporcunun
duyguları coşku, dehşet veya hiddet düzeyinde ise başta düşünme
ve algı yeteneği olmak üzere pek çok zihin fonksiyonu zayıftır
ve hareketlerini bilinçli olarak gerçekleştirmesi olası olmaz.
Sporcunun sahip olduğu psiko-fizik denge durumuna kavuşması için
yoğun duyguların ortadan kaldırılması gerekir. Aksi takdirde
sporcuya oyunda tutmaya devan etmek ve sonuç beklemek büyük hata
olur.
22- Sporcuya duygusal
yardım nedir?
Sporda, hemen her durumda duygusal açıdan yaklaşılabilir ve eğer
doğru yöntemler kullanılabilirse sporcunun duygularını tanıması
ve kontrol etmesi öğretilebilinir.Duyguların önemli bir özelliği
var olan durumun algılanmasına bağlı olarak ve subjektif
yargılama sonucu ortaya çıkmasıdır.Bu nedenle antrenör yarışmada
yaşanan durumları, antrenman planlaması sırasında benzer şekilde
yaratarak, sporcunun deneyimlerini artırmalı ve olumlu duygular,
doğru algılama, mücadele isteği uyandırmayı sağlayarak, olumsuz
tepkileri başından engellemelidir. Bunun içinde öncelikle
yapılacak olan antrenörün anlayışlı ve güven verici davranarak
sporcunun duygularını rahatlıkla açıklayabileceği bir iletişim
kurmasıdır.Sporcuya yanlış tepkilerde suçlamak ve yapması
gereken doğruyu söylemek yerine davranışının nedenini bulma
konusunda yardımcı olmak gerekmektedir. Genellikle sporcuda
neden gereken yere pas vermediğini, uygun pozisyonlarda atış
yapmadığını yada belirli durumlarda tereddütler yaşadığını
açıklamakta güçlük çeker. Çünkü kendisi de nedenin farkında
değildir. Bunları anlamsını sağlamak, benzer durumlarda, başka
sporcuların duyguları hakkında bilgi vermek ve sonuçtaki değişik
olasılıkları sıralayarak sporcuyu bilinçlendirmek gerekir.
Sporcudan yapmasını istediğimiz teknik ve taktik hareketleri bir
başka sporcuya yaparken gözletmek, istenenin zor olmadığını
anlamasını sağlar. Ayrıca sporcunun hayran olduğu ve örnek
aldığı birini izlemesi sağlandığında, o sporcuya güçlü bir
duygusal bağ kurulacağından henüz kendisi o kapasitede olmasa da
spor yaşamı boyunca olumlu etkilenecektir. Bu durum özellikle
ergenlik dönemi sporcularında görülür.Sporcunun kendine,
arkadaşlarına ve antrenörüne güven duyarak mutluluk içinde
hareket etmesi sağlanmalıdır. Bunları sağlayabilecek bir
antrenörün öncelikle kendi duygularını tanıma ve yönlendirme
konusunda yeterli olması gerekir, duyguların bulaşıcı olduğu
unutulmamalıdır.Sporcunun hedeflenen sonuçlara ulaşabilmesi için
uzun ve yorucu antrenmanlarla dış fiziksel engelleri aşması daha
güçlü daha çabuk ve daha mükemmel teknik taktik davranabilmesi
için uğraşılmaktadır. Oysa sporcunun yorgunluk, isteksizlik,
kendine güvensizlik gibi iç psikolojik engelleri aşmadan
duygularını tanıyıp, yönlendirebilme yeteneğini geliştirmeden
yapılan çalışmalar her zaman antrenörleri hayal kırıklığına
uğratabilir.Bu nedenle duygusal eğitime çocuk ve gençlerin
fiziksel antrenmanlara başladıkları ilk andan itibaren başlamak
gerekir. Bu da antrenörün antrenman planlaması yaparken fiziksel
ve psikolojik hazırlıkları birlikte düşünmesi ve uygulanması
anlamındadır.
|
23- Stresin
performans üzerinde etkisi nedir?
Her insan belirli durumlarda kaygı duyar. Bu
normaldir ve kendini koruması ya da ulaşması için
gereklidir.Ancak kaygı uzun süreli ve yoğun yaşandığında strese
dönüşür. Kaygı, olayları algılama durumuna bağlı olarak farklı
düzeylerde yaşanır. Bazıları kişilik özelliği olarak kaygı
duymaya meyillidir. Bu kişilerin belirli durumlarda yaşanacak
olan kaygıyı daha yoğun yaşadıkları görülmektedir.Ayrıca duruma
bağlı olarak yaşanan kaygının yaş ve tecrübe ile de ilgili
olduğu bilinmektedir. |
Bilindiği gibi stres organizmanın ruhsal ve
bedensel olarak zorlanması sonucu ortaya çıkan bedensel,
zihinsel psikolojik ve davranışsal rahatsızlıklar şeklinde
ortaya çıkan durumdur. Milyonlarca insana bir anda coşku ya da
hüzün yaşatabilen spor müsabakalarında başrolü oynayan sporcu da
hem bedensel hem ruhsal olarak yoğun yüklenmeler altındadır.
İstenen performansı sergileyebilmek için, uzun süreli
antrenmanlara katlanmak zorundadır. Özel yaşamı dahil her
hareketi kontrol altında tutulan sporcudan tek istenen
kazanmaktır. Her yarışma sporcu için sosyal ve ekonomik açıdan
büyük önem taşır. Böylesi bir ortamda sporcunun fiziksel
özellikleri ne kadar mükemmel ve geçirdiği antrenman süreci ne
kadar kusursuz olursa olsun başarıya ulaşması stresle başa
çıkabilme yeteneğine bağlıdır.Stres altındaki bir sporcuda şu
değişiklikler görülür.Fizyolojik olarak kan basıncını (tansiyon
arteriyel), kas gerginliği(gerim/tonus) ter bezi faaliyetlerinin
ve kalp vurum sayısının (pulse/nabız)arttığı görülür. Solunum (respirasyon)
sıklaşır ve gözbebeklerinde büyüme olur. Beyine ve kaslara daha
fazla oksijen gerektiği için kanda alyuvarlar (eritrosit) sayısı
artar, iç organlardaki kan miktarının azalması nedeniyle
sindirim yavaşlar, zihinsel olarak dikkat azalır, algılamada
yanılgılar ve unutkanlık görülebilir. Psikolojik olarak
güvensizlik hisseder, huzursuz ve karamsardır, yetersizlik
duygusuna bağlı olarak korku başlamıştır. Bütün bunlar antrenman
veya yarışma sırsında sahip olduğu performansı sergileyememesine
neden olur. Konsantre olamaz, koordinasyon bozulur, teknik ve
taktik hareketlerde hatalar sergiler.Sporcuların kişilik
özelliklerini iyi bilen bir antrenör, sporcunun bu durumunu
hemen tespit edebilir ve stresle başa çıkabilmesi için yardımcı
olur. Aksi halde kendisi de sporcunun beklenmedik hataları
karşısında acımasıza eleştirip normal performansını
gerçekleştireceği beklentisiyle oyun içinde tutmaya devam
edecektir. Bu da sporcunun stresinin artmasına neden
olur.Stresle başa çıkma yolları arasında insanlar en çok
önerilen fiziksel egzersizler sporcuda stresin kaynağı olduğu
içi geçerli değildir. Bunun yerine doğru nefes alma egzersizleri
biyolojik geri bildirim, otojenik gevşeme, progresif gevşeme
uygulamaları ve pozitif düşünmeyi sağlayacak zihinsel çalışmalar
yapılmalıdır |
|