Omega Yağ Asitleri
Yağların,
sağlığımız üzerindeki etkilerini inceleyen pek çok araştırma yapıldı. Sonuç
olarak sağlıklı ve uzun bir yaşam için yağlara ve genç kalmak için de yağ
asitlerine ihtiyacımız olduğu ortaya çıktı.
Yağlar, uzun
yıllar kilo aldırmaktan tutun da cilt sorunlarına, kalp hastalıklarına ve kanser
gibi ölümcül hastalıklara kadar pek çok sağlık sorununun sorumlusu olarak suçlu
sandalyesine oturtuldu. Bu nedenle bize söylenen hep sağlıklı ve uzun yaşamak
için yağ tüketimini en aza indirgememiz hatta formda kalabilmek için tamamen
uzak durmamız oldu.
Oysa yaşam için ihtiyacımız olan en önemli besin kaynaklarından biri, yağlar.
Yağlar olmadığı takdirde vücudumuz sağlık için çok gerekli olan A, D, E ve K
vitaminlerini özümseyemiyor. Yağlar, önemli enerji kaynağı. 1 gram yağ, protein
ve karbonhidratların iki katı kadar enerji sağlıyor ve vücudun enerji kıtlığında
depolanabiliyor. Ayrıca sinir sistemi, beyin ve cinsiyet gibi hayati vücut
işlevleri ve vücut ısısını dengeliyor. Yağların bir diğer artısı da kalp, böbrek
ve sinirler gibi yaşamsal organların etrafını sararak zedelenmelerini
önlemeleri. Yağlar ayrıca vücudumuzda yapılamayan ve ancak besinler yoluyla
alınan "omega" denilen yağ asitlerinin vücuda alımını sağlıyor.
Omega nedir?
'Omega' adı akla bilim kurguyu getiriyor. Oysa ismini kimyasal yapısından almış.
Halk arasında "balıkyağı" olarak bilinen Omega-3 ile bitkisel yağlarda bulunan
Omega-6 yağ asitleri döllenme anından başlayarak anne karnından itibaren yaşam
boyunca vücudumuzdaki doku hücrelerinin önemli yapı taşlarını oluşturuyorlar.
Bağışıklık sistemini güçlendirerek kalp, kanser, romatoit artrid ve sedef
hastalıklarından koruma sağlıyor.
Bilim
adamlarının benzersiz ve güçlü ilaç olarak adlandırdıkları Omega-3 yağ asitleri
olmadan "beden çöker" demek hiç de abartılı olmaz. Çünkü bu yağ asitleri
hücrelerin davranışını kontrol ediyor ve her hücre nasıl işliyorsa, bedenin tümü
de öyle işliyor. Hücrelerin her birindeki en ufak bir yağ asidi dengesizliği,
onların çıldırmalarına ve tüm bedende kaos ortamı oluşturmalarına yol açıyor.
Omega-3, retina, beyin ve sperm hücrelerinin işlevlerini hatasız olarak yerine
getirmeleri açısından gerekli. Eksikliği, retinada görme fonksiyonunun
azalmasına yol açabiliyor. Ayrıca, ruh hali, konsantrasyon, bellek, dikkat ve
davranış bozukluklarına neden olabiliyor.
Omega-3 doğanın en harika çok yönlü ilaçlarından biri. Kolesterol düşürücü
ilaçlar kadar etkili. Yüksek trigliseridler için bilinen en iyi ilaç. Ayrıca
damar sertliği ve tıkanıklılığı, enfeksiyon hastalıkları ve davranış
bozuklukları üzerinde olumlu etkilere sahip.
Gerek Omega-3 gerekse Omega-6 yağ asitlerinin dengeli alımı, sağlığımız için
temel olan ideal kan dolaşımını sağlıyor. Ayrıca beynin gelişimine, sağlıklı
büyümeye ve bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı oluyor. Cildin nemini
koruyarak, genç görünmesine ve tüm cilt hücrelerinin işlevlerini düzenlenmesine
yardımcı oluyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından önerilen ideal denge, her 5-10 gram Omega-6
yağ asidine karşılık 1 gram Omega-3 yağ asidi şeklinde. Aşırı Omega-6 yağ asiti
alımı Omega-3 yağ asitlerinin yararını baltayabiliyor.
Omega-3 ve Omega-6 yağ asitleri vücutta görevleri gereği kendi aralarında
sürekli rekabet halindedirler. Omega-3, kanın akışkanlığını sağlarken, Omega-6
pıhtılaşmayı artırıyor. Omega-6, büyüme ve cilt için gerekli, Omega-3 ise
sağlıklı ve uzun bir ömrün anahtarı. Aşırı Omega-6 alımı kanı pıhtılaştırmanın
yanı sıra kolesterol plaklarının oluşumunu kolaylaştırıp, alerji ve iltihaba
bağlı hastalıkların gelişimine yol açıyor.
Omega-3 ise tam tersini yani kanın pıhtılaşmasını, kolesterolün yükselmesini ve
iltihabi hastalıkların oluşumunu engelliyor.
Omega-6 en çok bitkisel sıvıyağlarda, Omega-3 ise en çok yağlı balıklarda
bulunuyor. Balıklar bu maddeyi yosun ve planktonlardan elde ediyorlar.
Omeganın Yararları
Omega yağlarının dengeli alımı vücudu pek çok hastalıklardan koruyor.
Kalp hastalıklarına karşı koruyor
Kötü kolesterolü düşürüp, iyi kolesterolü artırıyor. Düşük kolesterol seviyesini
normal değere çıkartıyor. Kalp krizinde etken bir rol oynayan trigliserid
seviyesini azaltıyor. Kanın akışkanlığını sağlayarak, kalp tarafından kolayca
pompalanmasına yardımcı oluyor. Böylece damar tıkanıklığı (tromboz) ya da
damarlara yağ birikimini (arterioskelerosis) önlüyor. Kalp krizi riskini en aza
indirgiyor. Kalp hastalıklarının bir sebebi de ırsidir. Bu nedenle ailesinde
kalp hastalığı olanların küçük yaşlardan itibaren dengeli omega yağı almaları
ilerki yaşlarda kalp riskini azaltabiliyor.
Kansere karşı etkili
Vücudumuzda bulunan kötü huylu hücreleri baskı altında tutabilmek ve yok
edebilmek için bağışıklık sistemi omega yağlarından güç alıyor. Yapılan
araştırmalarda göğüs, prostat ve kolon kanseri başta olmak üzere pek çok kanser
türünde omega yağ asitlerinin yararlı olduğu gözlendi.
Kangreni önlüyor
Kanı inceltip damarları koruyor ve pıhtılaşmayı önlüyor. Kanın tüm vücutta
dolaşmasını sağlayarak parmak ucu hissizleşmesini, el ve ayak parmaklarının
dolaşıma bağlı üşümesini önlüyor veya azaltıyor.
Diyabeti geciktiriyor
Yapılan son araştırmalar balıkta bulunan Omega-3 yağ asitlerinin insülinin
işlevini artırarak ve diyabette özellikle de tip II diyabetlilerde hastalığı
geciktirdiği ortaya çıktı.
Yaşlanmayı durduruyor
Omega yağ asitleri serbest radikallere karşı savaşarak cilt hücrelerinin
yaşlanmasını engelliyor. Hücreleri yenileyip cildi güzelleştiriyor.
Migrene iyi geliyor
Kanın beyin damarlarında rahatça dolaşmasını sağlayarak migren tipi ağrıları
önlüyor.
İltihabi hastalıkları önlüyor
Güçlü bir bağışıklık sistemi için omega yağları çok önemli. Başta gribal
enfeksiyonlar olmak üzere, sedef, romatoit artartrit, astım ve alerji gibi
hastalıkların tedavisinde önemli rol oynuyor.
Depresyonu tetikliyor
Yeni Zelanda, Kanada ve Almanya gibi Omega-3 yağının Omega-6 yağına oranla daha
az tüketildiği toplumlarda depresyon vakaları, dengeli Omega-3 yağı tüketen
Japonya'dan 5 kat daha fazla.
Omega Yağları En Çok Kimlere Gerekli?
Hamile kadınlar ve bebekler
Omega, anne karnındaki bebeğin sağlıklı gelişimi için elzem bir yağ asidi.
Beyin, kalp, damarlar ve gözlerin sağlıklı gelişmesinde önemli rol oynuyor.
İnsan beyni doğumdan önceki son üç ayda hızla büyür,doğumdan sonraki ilk 12
haftada bu büyüme hızı 3 kat artıyor.Bu nedenle hamile ve emzikli annelerin
Omega-3 ve Omega 6 içeren gıdaları yeterince ve dengeli biçimde almaları çok
önemli.Omega-3 ve 6 dengesiyle beslenen annelerin bebeklerinde beyin,sinir
sistemi ve görme yetenekleri sağlıklı gelişiyor.Omega yağları ayrıca,çocuğun
matematik zekasını geliştirip,okuma,telaffuz ve yazma beceresini
arttırıyor.Eksikliği halinde çocuklarda davranış bozukluklarına(hiperaktivite,dikkat
eksikliği gibi)yol açıyor.
Yetişkinler
Zamanla bu yağ asidinin azalması bellek kaybı,bunama ve depresyon gibi sorunlara
yol açıyor.Bunama hastalığı olarak bilinen alzheimer üzerinde yapılan
araştırmalarda hastalığın balık yemeyen toplumlarda daha sık rastlandığı ortaya
çıktı.Omega yağları ayrıca bağışıklık sistemini güçlendirerek pek çok ölümcül
hastalığın tedavisinde de önemli rol oynuyor.
Omega-3 üzerine yapılan
araştırmalar
Değerli bir Omega-3 kaynağı olan balıkyağı, ilk kez 1752 yılında Dr. Samuel Kay
tarafından romatizmal ağrılar ve kemik hastalıkları tedavisinde kullanıldı.
Viktorya döneminde gut, verem, bronşit, kronik cilt hastalıkları ve raşitizm
gibi hastalıkların iyileşmesinde etkili olduğu saptandı. Uzun yıllar balık
yemenin sağlığımıza yararlı olduğu bilindi bilinmesine de
hangi alanda iyileştirici etkisi olduğu henüz tam olarak saptanmamıştı. Ta ki
1912 yılında vitaminlerin sağlığımız üzerindeki
önemi keşfedilene kadar. Balık yağının en zengin A ve D vitaminleri kaynağı
olduğu anlaşıldıktan sonra bu konuda araştırmalar hızlandı. 1976 yılında
Eskimolar üzerinde yapılan bir araştırma bilim dünyasını şaşkına çevirdi. Aşırı
hayvansal yağla beslendikleri halde Grönland Eskimolarının kanlarındaki
kolesterol oranı çok düşüktü. Koroner kalp hastalıkları, kanser ve romatoit
artrid hastalıklarının oranı diğer toplumlara göre çok azdı.
Bunun üzerine Eskimoların beslenme alışkanlıkları araştırıldı ve günde ortalama
400 gr yağlı balıklar ve deniz ürünleri yedikleri ortaya çıktı. Etkin faktörün
bu hayvanlarda bulunan Omega-3 adlı yağ asitleri olduğu anlaşıldı. 1980'lerin
ortalarında balıktaki kolesterol düşürücü maddelerden birinin Omega-3 yağ
asitleri olduğu kesinleşti. Hollanda'da yapılan 20 yıllık bir araştırmada günde
en az 28 gr balık yiyenlerde, hiç tüketmeyenlere göre kalp krizine bağlı ölüm
oranının yarı yarıya azaldığı kaydedildi. 1983 yılında kalp krizi geçirmiş
erkeklere Omega-3 içeren
bir diyet uygulatarak sonraki
atakların riski araştırıldı ve
yağlı balık yiyenlerin yemeyenlere oranla ölüm oranının yüzde 29 azaldığı
anlaşıldı.Araştırmalar, bol balıkla beslenen toplumlarda kanser oranının düşük
olduğu görüldü. 32 ülke arasında
yapılan bir incelemede en çok balık yiyen toplumlarda
meme kanseri en düşük
oranda görülmekte.
Omega yağ asitleri hangi besinlerde
bulunuyor?
Omega-3 (Alfa linolenik asit): Yağlı balıklar ve deniz ürünleri (özellikle
uskumru, sardalye, hamsi ve somon gibi) ceviz, badem, soya filizi, kuru fasulye,
soya fasulyesi, nohut, mısır, mısır unu, keten tohumu yağı, tatlı patates,
marul, lahana, brokoli ve yeşil yapraklı sebzelerde bulunuyor.
Uzmanların önerisi
* Haftada en az 2-3 kez balık yiyin. Balığı kızartmak yerine ızgara ya da
buğulama olarak yemeyi tercih edin. Eğer ailenizde kalp hastalığı varsa Omega-3
içerikli bir beslenme alışkanlığı edinin ve bunu ömür boyu sürdürün. Dengeli
omega yağ asidi alımı, sizi kalp krizi riskinden koruyacak.
* Hamileler
ve süt veren anneler haftada 4-5 kez balık yemeli. Balık yemediği günler Omega-3
yağ asitlerini içeren besinleri almalı.
* Her sabah
kahvaltıda 2-3 ceviz yiyin. Balık kadar olmasa da değerli bir Omega-3 kaynağı
olan ceviz, kalbi koruyor ve beynin performansını artırıyor.
* Orta
yaşlılar 'alzhemeir' hastalığından korunmak için bol bol balık yemeli. Bu mümkün
değilse doktora danışarak balıkyağı hapları almalı.
|